JIN Û LOJİ; JİNEOLOJİ
03 Nîsan 2014 Pêncşem
İşte Bilime yeni bir soluk aldırma girişiminin adı Jineolojidir.Jineoloji kadın bilimidir, kadının bilimidir kelime itibariyle. Bakış açısı kadına dair ve kadınca olunca yaşamı kapsayıcılığı da peşi sıra gelir.
Eylem Azad
21.yyın küreselleşen dünyasında iktidarın toplumun en ufak gözeneklerine kadar yayılmasındaki temel araçlarından birisi de bilimsel disiplinler olmuştur. Şüphesiz bilimsel disiplinlerin öz kaynağı ile bağlarının sağlam ve daimi tutması istenilir bir durumdur, fakat günümüz bilimsel disiplinleri pozitivizm dolgusuyla işlevi özden kopup kapitalist modernitenin inşa gücü haine dönüşmüştür.
Aristotelesin felsefesinin temel dinamiklerinden olan insan doğası gereği bilmek ister tezi aslında evrenin anlam arayışına dair bir gerçeğin dile getirilişi gibidir. Evrenin oluşumunda canlılık ve dinamizmin, zamanın oluşturucu işlevi ile buluştuğu noktalardan en önemlisi bilme ve bilince ulaşmanın-çıkarmanın somut adlandırılışı bilim olarak ifade edilebilir ve başlangıçtan bugüne değin bilim bu oluşturucu, yaratıcı, hulkhalinden ötürü temel bir dinamik olarak yaşam serüveninde yerini alacaktır. Bu açıdan bakıldığında bilim bir hulk edimi(yaratıcı ve oluşturucu) olarak ele alınırsa, ahlakın etimolojik olarak doğduğu kökü de ifade eder aynı zamanda. Buradan anlaşılacağı üzere bilim ve ahlak arası bağ, elzem ve olağandır. Ek olarak ahlak ve bilim kadının yaratımlarıdır.Olağanüstü olan şey ise mevcut Kapitalist Modernite sisteminin ahlak ve bilim arası köprüyü yıkıp, bilimi ahlaki kisveden yoksun kılarak pozitivist bilimin kapısının aralanmasıdır. Açılan bu yeni kapıdan içeri girecek olan bundan dolayı özle kopuk ve anti ahlaki bilimsel realitedir. Toplumsal yapının, hamurunun ana maddesi ahlak ve politika oluşu bilinir bir husustur. O halde insanlığın yaratımı olan bilimin ahlakla olan ilişkisi doğal devinim için önem arz eder. Ahlaksız bilim, pozitivist ve eklektik olmakla birlikte oluşturmak yerine tüketmekle baş gösterecektir. Bilimin erilleşmesi ve bu eril kimlikle doğa-evren-toplum üçgeninin ağırlık noktası kadına saldırıp, etkisiz kılma istemi bilme ve bilim ile karıştırılarak erkekçe bilmeler bilimim kefesine eklenecektir.
Bilimin öz kaynağından uzaklaşması kadının gayri ahlaki ve bilmez azledilişi evrenin nihai amacına doğru ilerleyişine çelme takmak gibidir. Çünkü evrenin akışkan ve direngen enerjisinin kendini madde olarak forma kavuşturması kadında mümkündür. Bilim ve etik olanca ağırlığıyla feminenken; pozitivist bilim erkekçedir. Buna paralel olarak bilimin akıl hanesinde kastedilen erilleşmenin analitik zekasının yücelterek kurnaz tanrılarıyla evrenin hakimiyet altına almasıdeğil, kadının yaşamdan ve doğadan kopuk olmayan duygusal ve analitik zekası ile sezgilerinin estetik harmonisidir. Bu ancak böyle kavrandığında duygusal zekâ ve sezgiler saçmalıkla eşdeğer tutulup bilimin sahasında veri dışı olarak kaydedilemeyecek, hakikate yaklaşmanın belki en köklü yollarından biri olarak hak ettiği yere yerleşecektir. Aksi halde ahlak adı altında iktidarcı, pozitivist bilim kendini esasoğlan olarak sahnelemeye devam edecek, kadın ahlak ve sosyal bilimlerde figüran olacaktır. Mevcut bilimin çare değil, çaresizlik kısır döngülere yataklık edişi kadını öteleyici ve dolayısıyla ahlaki dıştalayıcı pozisyonuna ilişkindir. İnsankopyalan biliminin insanlığı öldürme eylemini sürdürmektedir. Bir yandan sonsuzluk vaat edilirken bir yandan insani olanın sonu getirilmektedir. Kadının bu bilimde kobay olarak kullanılmaktan ileri gitmez.
Bilimin yaratıcısı, ahlakın var eden kadın, en köksüz bir durumdadır.Bilim bu haliyle sakat yürümektedir. Kendi çöplüğünde boğulan horoz gibidir. Cinsiyetçi bilimin erkekçe tezlerine, disiplinlerinde kadının esamesi okunmazken, bir karşı çıkış ve bu karşı çıkış sonrası öz olanı ortaya koyma çabasıdır Jineoloji. Bilimcilik, toplumdan elitize olarak tekele hizmet eder hale getirilişiyle toplumun anlamayacağı bir bütüne dönüşür. Toplumla bu denli kopuk bilimcilikte kadın gerçekliğine yer verilmeyişinin peşi sıra kadın ötekiye hapis olunur. Ulus devletlerin militarist aklı, misali çürüğe çıkarılır kadın. Hangi zümreden, hangi sınıftan olursa kadın bilimcilikte yok hükmündedir. Oysa bilim toplumundur ve dolayısıyla kadınındır. Peki şimdi hangi bilimin ya da bilimsel disiplin insanı ve özelde kadını es geçmediğini iddia edebilir? Tarih mi önemsemektedir. 104 ME si çalınan İnannayı; kadın cinayetlerini ve intiharlarını,fuhuşu, erken evlilik ya da çocuk doğum makinesi kadınla istatistiki bilgi olmanın ötesinde sosyoloji ne kadar ilgilenir; ucuz, hatta ücretsiz iş gücü kadına gerçekten emeğinin karşılığını verir mi ekonomi; savaş ortasındaki kadının yaralarını mı sarar psikoloji, ya da fırsattan istifade mi eder, doğanın anası kadın jinekolojik olarak potansiyel hastalıklı mıdır? Yani hangi bilim kim için ne için?
İşte Bilime yeni bir soluk aldırma girişiminin adı Jineolojidir.Jineoloji kadın bilimidir, kadının bilimidir kelime itibariyle. Bakış açısı kadına dair ve kadınca olunca yaşamı kapsayıcılığı da peşi sıra gelir. Tarihi, ekonomisi, ekolojisi, sanatı, fizyolojisi İle kadınca renklerin bilimsel çerçeveyle sunulması, mevcut bilimin yoldan çıktığı yeri tespit ederek çözüm geliştirmeye uğraşacaktır. Bilimciliğin, dogmatizmine sığmayacak denli enerjiye sahiptir kadın doğası. Formüllerle hesaplanmayacak kadar geniş bir duygu ve düşünce dünyası vardır. Evrensel tarih içerisinde toplumu kıtlıktan ve felaketten kurtaran büyücü ana kadınlar, şüphesiz gaipten seslerle değil sezgileriyle, bilimsel yetileriyle yaptılar Feminizmin ve diğer sistem karşıtı güçlerin kadına tek düze yaklaşımları, tek yönlü ele alışları onları sistemin değirmenine su taşır hale getirir. O halde Jineolojinin kullanacağı yol ve yöntem dogmatik tikeli alıp, evrenseli kaçıran ya da evrensele bakınıp tikeli unutan klasik emprist çerçevede olmayacaktır. Bir yok etme, parçalama değil var olanı yorumlayıp öz süzgecinden geçirerek alternatifi oluşturmaya dair olacaktır. Özne ya da nesnelerin kol gezindiği bir bilim sahası olmaktan ziyade, kadını tüm yönleriyle yaşamın tüm alanlarında salt cinsel, ekonomik ve biyolojik cins; kaba eşitlikçi ya da retçi perspektifle Jineolojinin örtüşmediğini belirtmek gerekiyor. Bu noktada feminizm karşıtı olarak ya da hiçe mi sayacak diyen sesleri duyar gibiyim. Hemen söylemek gerekiyor ki feminizmin mirasını önemseyen, fakat bunun yanı sıra eleştirel bir bakış açısıyla yeniden yorumlamaya tabi tutulacaktır, hem eklektik yapısı hem de tek yönlü ele aldığı kadın gerçekliğine bir bilim çatısı altında işlenmesi söz konusudur. Bilimin üzerine yapışan batıcı, akılcı, eril apoletleri sökülecektir. Kadın eliyle ilmek ilmek inşa edilecektir kadın bilimi. Kadını tüm yönleriyle, bilimle yorumlanıp tarihi ve güncel olanda yorumlanacaktır. Etik ve estetikle güzel ve iyi olanın epistemolojik ve ontolojik karakterlerin güncellenmesi de elzemdir bu merhalede. Kadının toplumsal rolüne, yaşamsallığına dair sorunları görmezden gelme durumuna son verilerek görünür kılmak, çözüm arayışına girişmektir.