AKP ÇÖZÜMDEN YANA DEĞİL (Mİ?)

09 Îlon 2014 Sêşem

Bu iyimser havada bunca kuşku ve kurgu da neyin nesi demeyin

Erdal MARDİN 

AKP Kürt sorununu çözmek ister gibi görünüp, çözümsüzlükte ısrar ediyor. Hükümet yeni kurulmuşken ve ilk defa hükümet programında çözüme vurgu yapılmışken, verilen beyanatlarda da kararlılık vurgulanıp iyimserlik havası hâkimken, bu da nereden çıktı denebilir. Bunun için oyalayıcı yaklaşımlara, süreci tek taraflı ele alma yaklaşımına, beyanatların gerçekte neyi gizleyip neyi amaçladığına ve pratik uygulamalara bakmak gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde çözüm sürecinde de rol üstlenmiş olan içişleri bakanı Efkan ALA, çözüm sürecinin yol haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çözüm sürecinin yol haritasının altı aşamadan oluştuğunu belirten Ala, bunları "Çekilme, silahların bırakılması, geriye dönüş, geriye döndükten sonra alınacak kararlar, topluma kazandırılma, siyaset alanı" olarak ifade etti. Burada sorunu çözme adına bir uygulamaya işaret etmek, çözüm yönünde niyet belirtmek bir yana PKK’yi çözmenin, tasfiye etmenin yol haritasına işaret ediliyor. Cümleyi tekrardan okuyalım ve değerlendirelim. Bu aşamaların hangisinde çözüme dair somut bir girişimden bahsediliyor? Hiç birinde. Peki, bu aşamaların hangisinde tasfiye etmeye dair işaretler var? Tümünde. Defalarca somut pratik adımların atılacağı yönünde sözler verilmesine rağmen hiçbir pratik adım atılmamıştır. Adım atma olarak bile değerlendirilemeyecek olan seçim barajı kaldırılmamış, yasalar elverdiği halde hasta tutuklular da bırakılmamışlardır. Kürt Halk Önderi A. Öcalan’a özgür çalışma koşulları sağlanmamış, sekretarya oluşturulmamış, izleme komisyonları, hakikatleri araştırma komisyonları için henüz ciddi bir girişimde bulunulmamıştır. Çıkartılan çerçeve yasası da, T.C. tarihinde ilk olması itibariyle belli bir öneme haiz olsa da, tek yanlı hazırlanan, belirsiz-muğlak ifadeler içeren, Kürt tarafı için güvence oluşturmayan bir belge olma niteliğini aşmamıştır. Her seferinde halkın hassasiyetleri, muhalefet partilerinin tutumları gerekçe gösterilmiştir. Ancak bunun doğru olmadığını seçim sonuçları da göstermiştir. Ayrıca böyle bir hassasiyet varsa da bunu giderecek, kamuoyunu hazırlayacak bir tutum içerisinde de olunmamıştır. Seçim süreçleri de gerekçe gösterilerek oyalayıcı tutum esas alınmıştır. Şimdi de yılbaşına kadar bazı adımların atılacağı belirtilmektedir. Öyle anlaşılıyor ki en sıradan ve doğal birkaç hak öne sürülerek gerillanın silah bırakması ve dağdan inmesi beklentisi oluşturulacak. Çözüm havası ve algısı yaratılıp Medyasıyla, akademisyenleriyle, bembeyaz Kürtleriyle de Kürt siyasi çevreleri üzerinde baskı oluşturarak cepheyi kendi lehinde genişletmeyi esas alacaklardır. Öyle ki kendilerini çözümden yana, buna gelmez ise Kürt hareketini de çözümsüzlükten yanaymış gibi göstermek isteyeceklerdir. Bu iyimser havada bunca kuşku ve kurgu da neyin nesi demeyin. Çözümün sağlıklı gelişmesi isteniliyorsa, hesap-kitap iyi yapılmalı, engelleyici unsurlar zamanında kaldırılmalıdır. Bu açıdan gelişme yaratacak hiçbir ciddi adım atılmamışken, gerillanın geri çekilmesinden, silah bırakmasından, sivil hayata dönmesinden bahsetmek, olsa olsa ipe unsermek anlamına gelir. Tüm bunların yanısıra güvenlik amaçlı yapılan HES’ler ve yollar, askeri hareketlilikler ve sivil-demokratik eylemliliklere yapılan saldırılar, IŞİD, El-Nusra gibi örgütlere sunulan imkanlar, Kürtlerin kazanımlarına tahammül edemeyip ortadan kaldırma çabaları ve daha pek çok uygulama kaygı duymak için yeterlidir herhalde. Sözün özü yanlış hesap Bağdat’tan döner. Hiç zaman kaybetmeden Müzakere masasına oturarak demokratik uzlaşı temelinde, geniş bir konsensüse dayanan, tüm halklara, azınlıklara, inançlara demokratik hakları eksiksiz tanıyan, özgürlük, eşitlik, adalet temelinde zemin sunan, kimsenin ötekileştirilmediği, Demokratik Özerkliğe açık, terörle mücadele yasasını tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıran, yeni demokratik bir anayasaya ihtiyaç vardır. Çözümün anahtarı budur. Yok eğer ‘Kürtlerle, Öcalan’la müzakere yapmayız ama ilgili kurumlarımız terörü sona erdirmek, silahları bıraktırmak gayesiyle herkesle görüşebilir,’ teraneleriyle tasfiye hesaplarına yönelip de barış eli havada bırakılırsa Kürtler de tek yanlı olarak demokratik özerkliğin inşasına yöneleceklerdir. Yarından tezi yok hiçbir gerekçeye sığınmaksızın A. Öcalan ile tartışılan çerçevede yol haritası açıklanmalı, PKK’nin zayıflatılmasını ve çözümsüzlüğü esas alan Rojava ve Güney Kürdistan politikaları terk edilerek çetelerden destek çekilmeli, güvenlik amaçlı yolların ve HES’lerin, karakolların yapımı durdurularak çözüm yönünde somut adımlar atılmalıdır. Süreç, provokasyonlara da zemin sunan oyalamayı artık daha fazla kaldıramaz.