MEVSİMLİK İŞÇİLİK!
11 Mijdar 2014 Sêşem
Gerçekten Kürdistan coğrafyası insanları barındıramayacak kadar çorak bir yer mi? Yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları bakımından fakir midir?
Güneş ADA
Mevsimlik işçilik elbette ki sadece Kürdistanda görülen bir durum değildir. Anadolunun çeşitli illerinde de görülen bir durumdur. Fakat konumuz itibariyle sadece Kürdistan kısmını ele almayı uygun gördük ve bu durumun nedenlerini biraz olsun sorgulamak istiyoruz.
TC Devletinin Kürtlere yönelik olarak geliştirdiği inkar ve imha ya da toplumkırım politikalarından biri de ekonomik soykırım politikasıdır. Kürdistan gibi çok verimli topraklara ve bitki örtüsüne sahip bir coğrafyada geliştirilen ekonomik soykırım politikalarından dolayı, artık birçok ilde insanlar ekonomik olarak kendilerini idame edememekte, ailece ya da çok geniş bir sayıyla Anadolunun farklı illerine mevsimlik işçi olarak çalışmaya gitmektedirler. Kendi toprağında, şehrinde işsiz olmak, geçimini sağlayacak kadar üretememek ya da üretim alanlarına sahip olamamak, söz konusu coğrafya Kürdistan ve burada yaşayan halk olarak Kürtler olduğunda, hiç duraksamadan hemen neden diye bir soru aklımıza gelmektedir. Gerçekten Kürdistan coğrafyası insanları barındıramayacak kadar çorak bir yer mi? Yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları bakımından fakir midir? Oysaki biz Kürdistanın ne kadar verimli olduğunu yaratılan neolitik kültürden biliyoruz. İlk tarımın geliştirildiği, hayvancılığın kök saldığı, köy yerleşimine ilk geçilen alan olması ve günümüze kadar da bu özelliğini hiç yitirmeyen bir coğrafya olması, hatta kutsal kitaplarda cennet olarak tasvir edilmesi, onun ne kadar bereketli, besleyen ve koruyan olduğunu ortaya koymaktadır.
Peki, ne oluyor da günümüzde bu coğrafyada insanlar aç kalıyor, ekonomik olarak zayıf düşüyor ve yaşam alanlarını terk edip farklı coğrafyalara gitmek zorunda kalıyor. Kürdistan eski Kürdistan, tüm bereketliliğiyle durmakta, öyleyse bu insanlar neden aç ve neden başka coğrafyalara meyletmektedirler?
Sorunun cevabı çok kısa: Çünkü Kürdistan ekonomik olarak tam bir sömürge! Kürdistanda sömürgecilik kendisini hakim kılmış ve insanları bu coğrafyada karın tokluğuna çalışmaya mecbur kılmış bulunmaktadır. Abartılı gelebilir, ama gerçeklik budur. Tarım ve hayvancılığın merkezi olan Kürdistanda, bugün tarım ve hayvancılık bitirilme noktasına getirilmiş bulunmaktadır. Çünkü tarım ve hayvancılık bir ekonomik faaliyet değil de bir sektöre dönüştürülmüş bulunmaktadır. Devlet tarafından uygulanan farklı politikalarla tarım ve hayvancılık faaliyeti giderek merkezi politikalara bağlı olarak yapılmaktadır. Binlerce köyün boşaltıldığı ve milyonlarca insanın metropollere sürgün edildiği Kürdistanda artık bu faaliyet binlerce yıl önceki rolünden saptırılmış ve kapitalist sömürüye açık hale getirilmiş bulunmaktadır. Yani toprak üzerinde yapılan üretim yapanların ihtiyaçları için değil, sömürgeci sistemin ihtiyaçları için yapılmakta.
Eğer kişi üzerinde yaşadığı toprak tarafından doyurulamıyorsa, elbette ki orada bir göç beklemek ve farklı alanlara gitmek anlaşılırdır. Ama bulunduğun toprak değil seni, yüzlercesini de besleyecek durumda ve buna rağmen sen aç kalıyorsan, burada sorun başka yerde aranır. Bu nedenle mevsimlik işçilerin neden Kürdistandan çıktığını, neden dönemsel göçlerin bu coğrafyada görüldüğünü sorduğumuzda, orada Devleti görürüz. Yani bunun kaynağında devlet vardır. Ve devlet asla ama asla kendine yeten bir topluluğu ya da kendisine muhtaç olmayan insanları kabul etmez. Böyle bir durum varsa bunu hemen ortadan kaldırmak için her türlü yolu denemekten de çekinmez.
Konuyu çok dar ele aldığımız sanılmasın; bir insanın kendi toprağından beslenememesi, başkalarına muhtaç olması kadar korkutucu bir durum yoktur. Yaşam bir toprak üzerinde kurulur, eğer yaşadığın toprak parçasında değil de başka bir yerden besleniyorsan, burada tek kelimeyle zulüm vardır. Çünkü sorun sadece beslenme sorunu değildir, kişi aynı zamanda yaşadığı toprak parçası üzerinde kültür de yaratır. Fakat başka topraklarda beslenildi mi, yaratılan ve bağlanılan bir kültür de oluşamaz. Bu ise insan ve onun topluluğu için bitiş anlamına gelir.
İşte, mevsimlik işçilik diye tanımlanan, haber programlarında kazalara konu olununca aklımıza gelen bu gerçeklik, özünde insan ve onun toplumsallığına yönelik bir soykırım politikasından başka bir şey değildir. Biz sadece bilmem Kürdistanın hangi ilinden Anadolunun bilmem hangi iline mevsimlik işçi olarak giden ve trafik kazasında yaşamını yitiren insanların haberlerini duyduğumuzda belki bir an uyanıp olanları sorguluyor ve ne hazindir ki hemen de unutuveriyoruz; oysaki, kapitalist sistem toplumkırım politikalarını anbean ve hiç aravermeden sürdürmektedir. Ölen aslından insanlar değil; ölen insanlığın kendisi, yaratılan tüm değerlerin anbean tarumar edilmesi ve hiçliğe doğru bir gidiş olmaktadır. Mevsimlik işçiler yaşamak adına çıktıkları yolda insanlığın tüm değerleriyle birlikte ölüme yol alıyorlar ve biz onları sadece haber programlarından takip ediyoruz.
Peki, bunun çözümü yok mudur? Elbette ki var! Kürdistan gibi bir coğrafyada, değil Kürdistan insanlarını, tüm Anadolu insanlarını besleyecek potansiyel var. Ama önemli olan ekonomik faaliyetin nasıl ve ne temelde planlanıp yürütüleceğidir. Kâr amaçlı değil de toplumsal ihtiyaçları esas alan bir üretim öncelikli olandır. İkincisi, herkesin yeteneğine göre üretime katılması ve üretimden ihtiyacı kadar pay alması. Üçüncüsü, iş tanımının yeniden yapılması ve ekonomik olanın ne olduğunun yeniden tanımlanması. Her yaştan insanın sadece beslenmek için değil, yaşamın olmazsa olmazı olan çalışmanın zorunlu üyeleri değil, üyelerinin bir zevk olarak işe, çalışmaya katılma arzu ve bilincinin yaratılması, yani zihniyette bir devrimin yaşanması.
Kısacası, yaşadığın mekanda komünal bir yaşam, komünal bir ekonomik faaliyet, komünal bir toplum bilinci; hepsi bu, gerisi devletli olandır ve onun da zulüm olduğu aşikardır!