ANARŞİZM VE ÖZGÜRLÜK SORUNU ? 2
30 Cotmeh 2017 Duşem
Devlet ve iktidarın şiddetine karşı şiddet uygulamayı savunanından pasif mücadeleyi savunanına dek tüm anarşist eğilimler özgürlüğün korunması için toplumsal baskıyı ...
Proudhon?da Bireysel ve Toplumsal Özgürlük
Toplumsallıktaki özgürleştirici öğeleri -ahlak ve politika- reddetmeyen anarşizm özgürlüğü tehdit eden öğeleri ise toplum mühendisliği anlamına gelen her türlü anlayış ve kurumlaşmada görür. Bireylerin özgürlüğünden hareketle toplumsal özgürlüğün inşa edilebileceğini ve birey özgürlüğünü güvenceye alan bir toplumsal sözleşmenin toplumu da özgür kılacağını savunurlar. Hem birey hem toplum özgür olmalı ama nasıl Anarşizmin esas karakteri de bu sorunun yanıtında bulunmaktadır.
Toplumun ve bireyin özgürlüğünü sağlamak amacıyla önerdiği yöntem anarşizmi diğer ideolojik akımlardan farklı kılar.
Proudhon "Mülkiyet nedir"? kitabını yazmış ve "Mülkiyet hırsızlıktır" diye cevaplamıştır. Bu yönüyle Marksizmden ayrılmadığı düşünülebilir. Zaten Marks onun bu yönlü değerlendirmelerinden övgüyle söz etmiştir. Gelgelelim söz konusu sınıf, devlet, iktidar ve devrim meselelerine yaklaşım olunca Marks?ın tüm yergilerine maruz kalacak denli aykırıdır ve bu düşüncelerle anarşizmin temellerini atmıştır: Hükümetsizlik, partisizlik, otoritesizlik!
Fransız Devriminin çocuğu olan Proudhon sınıfların tümüne karşı durur, her türlü otoriteyi reddeder. Devlet ve iktidarı ortadan kaldırmak "mülkiyet hırsızlığını" da ortadan kaldırır; toplumun özgürlüğünün önünü açar. Fakat bu amaç aynı zamanda partisiz ve otoritesiz olmayı gerektirdiğinden örgütlenme konusu anarşizmin temel handikaplarından biri olmuştur.
Proudhon partilerin de egemenlik aracı olduğunu ileri sürer: "İstisnasız tüm partiler iktidar peşinde koştukları için mutlakiyetçiliğin çeşitlemeleridir." Buna karşın toplumun nasıl, kimin eliyle değişeceği sorusu topluma yaklaşımla kendini belli eder.
Anarşizm, insanı toplumsal bir varlık olarak; toplumu ise kendi doğal işleyişleri olan, kötülük üretmeyen, ahlaki ve politik nitelikte bir oluşum olarak görür. İnsandaki yaratıcı öz ve irade bir araya gelmeye, kollektivizme; bunun için bir otoriteye ihtiyaç yoktur. Yani bazı iddialarda olduğu gibi anarşist teori toplumu reddetmez. Sorun toplum üzerinde egemenlik kuran anlayış ve kurumlardadır. Bu nedenle devlet ve iktidarı ortadan kaldırılmakla beraber toplum yeniden inşa edilmelidir. Bu yaklaşımı Proudhon?un şu sözlerinde çok net görmek mümkündür:
"Özgür kalabilmem, kendiminkinden başka hiçbir yasaya tabi olmamam ve kendi kendime hâkim olabilmem için toplum yeniden Sözleşme düşüncesi üzerinde inşa edilmelidir."
Bu tavrıyla Proudhon özünde bireyselliği aşırı öne çıkaran anarşist eğilimi aşmıştır fakat birey-toplum dengesini sağlayabilecek kadar derin bir teoriye sahip değildir.
İfadelerinde yer alan "Sözleşme" kavramı toplumsallık olmadan bir şey ifade etmez; elbette o bunun farkındaydı ve sözleşme kavramıyla sadece bir yöntemi değil her türlü dış dayatma ve yasaların ötesine geçen bir anlayışı da ortaya koymuştur: Özgür irade ve gönüllülük!
Otoritenin olmadığı bir toplumsallığa katılım gönüllülüğü şart kılar. Gönüllü katılım yoksa baskı var demektir ve anarşizm "baskıyı" bir şartla kabul eder: Anarşizmin öngördüğü toplumsal yaşama gönüllü katılmaya hazır olmayanın ayrılma hakkı vardır ama bunun yerine o topluma zarar vermeye kalkarsa toplumun kendini savunma hakkı doğar ve o bireye karşı baskı ve yaptırım uygular, ki bu tür bir baskı özgürlüğün korunması için gereklidir.
Devlet ve iktidarın şiddetine karşı şiddet uygulamayı savunanından pasif mücadeleyi savunanına dek tüm anarşist eğilimler özgürlüğün korunması için toplumsal baskıyı gerekli görmekle toplumun demokratik otoritesini tanımış olmaktadırlar fakat teorideki gedikler bu farkındalığı yeterince oluşturmamıştır.
Teorideki eksiklerin kaynaklarına inildiğinde öncülerinin sınıf temellerinden demokrasiye yaklaşıma dek bir dizi belirleyici koşut ile karşılaşırız. Buna geçmeden önce özgür insan ve toplum tasavvurunda en kapsamlı teoriyi geliştirmiş olan Bakunin'in düşüncelerine bakmak gerekir.
Bakunin'in Özgürlük "Manifestosu"
Manifesto kavramının tırnak içinde belirtilmesinin sebebi anarşizmin ortak kabul ettiği yazılı bir eserinin olmamasıdır. Fakat Bakunin?in özgürlük üzerine değerlendirmelerinin bir manifesto değerinde olduğu belirtilebilir.
Anarşizmin önemli bir önderi olan Mihail Aleksandroviç Bakunin'in 1866 yılına ait "Revolutionary Catechism" başlığını taşıyan "devrimci el kitabı" metni anarşizm açısından gerçekten bir manifesto niteliğinde olup özgürlükle ilgili bölümleri konumuz açısından bir hayli aydınlatıcıdır. Bakunin?in manifestosundan sadece ilgili bölümleri yeniden maddeleştirirsek bu ilkeleri 7 madde halinde sıralayabiliriz:
1-Adaletin temeli olarak insan bilincini; toplumdaki düzenin tek kaynağı olarak bireysel ve ortaklaşmacı özgürlüğü öneriyoruz.
2-Eylemleri için kendi bilinçleri ve kendi akıllarından başka hiçbir onay arayışına girmeme, öncelikle kendilerine ve daha sonra gönüllü olarak kabul ettikleri topluma karşı sorumlu olma özgürlüğü, her erişkin kadının ve erkeğin mutlak hakkıdır.
3-Bir insanın özgürlüğünün bir başka insanın özgürlüğüyle sınırlandığı doğru değildir. İnsan, tümüyle hemcinslerinin serbest rızasıyla akseden ve tanınan kendi özgürlüğünce gerçekten özgürdür, onların özgürlüğünde doğrulama ve genişleme bulur. İnsan yalnızca eşitçe özgür insanlar arasında gerçekten özgürdür; bir tek insanın bile köleliği tüm insanlığı çiğner ve herkesin özgürlüğünü etkisiz hale getirir.
4-Herkesin özgürlüğü bu nedenle yalnızca herkesin eşitliği halinde gerçekleşebilir. Özgürlüğün eşitlikle gerçekleşmesi, hem ilkece hem de gerçekte, adalettir.
5-Eğer insan ahlakının bir temel ilkesi varsa, o da özgürlüktür. Hemcinslerinin özgürlüğüne saygı duymak görevdir, onları sevmek, onlara yardım etmek, hizmet etmek ise erdemdir.
6-Devletin çıkarı için özgürlüğü feda eden de dâhil tüm yetkelerin mutlak reddi. İlkel toplumun hiçbir özgürlük kavrayışı yoktu ve toplum geliştikçe, insan; akılcılığının ve özgürlüğünün tam uyanışından önce, insani ve kutsal yetke tarafından denetlenen bir evreden geçti. Toplumun siyasi ve ekonomik yapısı şimdi özgürlük temelinde yeniden örgütlenmelidir. Bundan böyle, toplum düzeni toplumsal örgütlenmedeki tüm katmanların özgürlüğü denli bireysel özgürlüğün en büyük olası gerçekleşmesinden doğmalıdır.
7-Özgürlük yalnızca özgürlükle savunulabilir ve yalnızca özgürlükle savunulmalıdır, savunulmasını bahane ederek özgürlüğü sınırlandırma yandaşı kesilmek tehlikeli bir yanılsamadır. Ahlakın başka hiçbir kaynağı olmadığından, başka hiçbir nesnesi, özgürlükten başka bir uyarıcısı olmadığından ahlakı korumak için düzenlenen tüm özgürlük kısıtlamaları ahlâkın zararınadır.