POŞALAR (LOMLAR)
27 Hezîran 2019 Pêncşem
Poşalar, Aryen-Hint dil grubunun içerisinde yer alan ve içinde yoğun Ermenice kelimelerin de bulunduğu Lomca (Lomavren) dilini konuşurlar. Günümüzde Ermenistan?da Lomca dili belli bir düzeyde varlığını sürdürmektedir.
Hindistan kast sisteminin dışında tutulan, paryalar (dokunulmazlar) olarak tanımlanan Hindistan kökenli bir topluluktur. Devletçi-İktidarcı toplumsal yapılar içinde en ezilen, ötekileştirilen sık sık katliamlara maruz bırakılan kesimi ifade ederler. Günümüzde Domlar, Dombalar ve Rom gibi gruplarla beraber çağdaş Roman halklarının etnolojik yapısını oluşturan Proto-Roman bir etnik gruptur. 5. ve 11. Yüzyılda Hindistan?da maruz kaldıkları katliam ve sürülmeler sonucu, yıllara yayılan dalgalar halinde önce Ortadoğu?ya sonraki asırlarda ise, batı (Doğu-Avrupa)?ya doğru göç etmişlerdir. İlk kırım ve kovulmalarla Ermenistan, Gürcistan, Türkiye, Kürdistan ve Azerbaycan ülkelerine dağılmışlardır.
Poşalar, Aryen-Hint dil grubunun içerisinde yer alan ve içinde yoğun Ermenice kelimelerin de bulunduğu Lomca (Lomavren) dilini konuşurlar. Günümüzde Ermenistan?da Lomca dili belli bir düzeyde varlığını sürdürmektedir. Lomlar genel itibariyle tüm Roman halkları gibi bulundukları coğrafya ve ülkelerin dillerini konuşurlar.
Poşalar, Kuzey-Kürdistan?da Erzurum, Erzincan, Sivas ve Ardahan?da yaşamaktadırlar. Poşalar?ın Kürdistan?daki nüfuslarının toplamda dört-beş (4-5) bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Sivas?ta yaşayanlar geçimlerini bohçacılık ve çalgıcılıkla sağlamaktadırlar. Erzurum?da ikamet edenler ise, tam yerleşik yaşama geçerek, bağcılık ve hayvancılık başta olmak üzere kalaycılık, elekçilik ve sepetçilik ile geçimlerini sağlamaktadırlar. Erzincan?dakiler ise, geçimlerini, at arabacılığı, ayakkabı boyacılığı, bohçacılık ve pazarlamacılıkla sağlamaktadırlar. Dini inanışları, islamın sünni mezhebidir. Kuzey-Kürdistan?da yaşadıkları yerlerde günlük yaşamda hakim dil hangisi ise onu kullanmaktadırlar. Kürdistan?da yaşadıkları yerler göz önünde tutulduğunda, buralarda günümüz itibariyle hakim dil Türkçe olduğu için, onların da günlük yaşamdaki dilleri büyük oranda Türkçe?dir.
Poşalar, genelde belirli mahallelerde -bir tür gettolarda- yoğunlaşmışlardır. Yaşamlarının merkezinde geniş aile yapısı vardır. Ailenin ekonomisi ve diğer günlük işleri ağırlıkta kadın üzerinden yürümesine rağmen, ataerkil aile ve toplum yapısından kaynaklı kadın yaşamda hak ettiği konumda değildir. Yarı göçebe bir topluluktur. Kışı yaşadıkları yerleşim biriminde geçirirler. Havaların ısınmasıyla birlikte başka yerleşim birimlerin kenarlarına çadırlarını kurup, bir süreliğine konarlar. Buralarda sepetçilik-elekçilik, kalaycılık, bohçacılık, pazarlamacılık gibi işleri yaparlar, bu kapsamda ortaya çıkardıkları ürünleri satarak yaşamlarını sürdürürler. Bir yerde, bir süre kaldıktan sonra aynı şekilde göç edip başka bir yerleşim biriminin kenarına bir süreliğine konarlar. Genellikle erkekler sepet, elek örme, kalaycılık yapma işleri ile meşgul olurken, kadınlar ise bohçacılık ve pazarlama işleri yaparlar.
Poşalar da diğer Roman halkları gibi yaşadıkları ülkelerde dıştalanan, horlanan, ötekileştirilen bir topluluk haline getirilmiştir. Sömürgeci T.C Devleti de Poşaları dıştalayarak, ötekileştirerek toplumdan izole etmeye çalışmıştır. Onları olumsuzlayarak, aşağılayıcı, dıştalayıcı sıfatlarla nitelendirerek, ?toplumun dışında kalması gereken insanlar? imajını doğurmuştur. Poşalar?ın yaşadıkları yerlerde sınırları adeta belirlenmiş mekanlarda yaşamalarının, yine konar- göçer şekilde yaşadıkları yerlerin, merkezi yerleşim alanlarının kenarları olmasının en temel nedeni, iktidarcı sistemlerin yarattığı algıların sonuçlarıdır. İktidarcı-devletçi sistemlerin yaratmış olduğu bu zihniyetten kaynaklı olarak, Kürdistan?da da Poşalar?a karşı yukarıda da bahsini ettiğimiz olumsuz, dıştalayıcı, ötekileştirici yaklaşımların olduğunu büyük bir oranda görmekteyiz.
Tüm Roman etnik gruplar da olduğu gibi, Poşalar da tarih boyunca devletçi- iktidar sistemlerine meyl etmemişlerdir. Bunları devlet dışı (kalmış) topluluklar olarak belirtmek mümkündür. Bütün dışlanmışlıklarına, baskılara ve zaman zaman yaşadıkları fiziki-yıkımlara rağmen, büyük oranda varlıklarını ve yaşam tarzlarını günümüze kadar taşımışlardır.